26 Haziran 2016 Pazar

"Incarceron- Catherine Fisher" Kitap Yorumu




Kitap Adı: Incarceron
Özgün Adı: Incarceron
Kitap Yazarı: Catherine Fisher
Çevirmen Adı: Dost Körpe
Sayfa Sayısı: 198
Yayınevi: Pegasus Yayınları


Arka Kapak

BU HAPİSHANE CANLI!


Bir hapishane hayal edin: Öyle büyük ki içince hücreler ve koridorlar, ormanlar, şehirler ve denizler var.


Bir mahkum hayal edin: Belleği yok, Dışarı'dan geldiğine emin, oysa Hapishane yüzyıllardır kapalı ve şimdiye kadar oradan kaçabilen yalnızca tek bir kişi var.


Bir kız hayal edin: Bir malikanede, zamanın yasaklandığı bir toplumda yaşıyor; bilgisayarlarla yönetilen bir 17.yüzyıl dünyasına kapatılmış, istemediği bir evliliğe mahkum, hem korktuğu hem gerçekleşmesini istediği bir suikast komplosuna karışmış.


Biri içeride, diğeri dışarıda... Ama ikisi de tutsak


Incarceron'u hayal edin.


Hem ürkütücü hem çok çekici ve bağımlılık yaratacak bir serinin başlangıcı.




Benim Yorumum


   Merhabalar. Nasılsınız. Ben iyiyim. 

   Karşınızda cidden çok iyi kurgulanmış, çok iyi yazılmış bir romanlayım. 
 
    Incarceron bir hapishane ama bilindik hapishanelerden değil. Kocaman. Ha bir de bu hapishane düşünebiliyor. Canlı. Hapishane hayvanlar, insanlar üretebiliyor. Ölenler hapishane tarafından geri dönüştürülüp yeni canlılar üretiyor. 
    Finn'nin de hapishanenin bir çocuğu olduğu düşünülüyor ama Finn'e göre öyle değil. O dışarıdan geldiğini düşünüyor. Yalnızca bir sorun var ki o da Finn'in hafızasının olmaması. Bölük pörçük hatırladığı bir şeyler var ama birilerini inandırmak için yeterli değil, çünkü bu hapishaneye ne giriş ne de çıkış var! Sadece bir kişi kaçabilmiş,onun hakkında olan tek şey ise efsaneler. 
    
     Bir de Claudia var. O hapishanenin dışında. Babası Incarceron'nun müdürü. Dışarıda 17.yüzyılda gibi yaşamaları gerekiyor. Zamanın da öyle bir kanun konulmuş ama aslında teknolojileri çok gelişmiş ki bunu zaten kitabın sonunda dehşete düşerek öğreneceksiniz. 
    
     Ha Kiero'yu, Sapient'leri, Attia'yı, falan unutmamak gerek. Ama onları da okuyup kendiniz görün. Kitabın dünyası gerçekten çok güzel ve bence bir yerden okuyup dünyayı görmek yerine kitapla beraber yavaş yavaş kendiniz keşfetmelisiniz. Incarceron'un kuruluşu, içerisi, dışarısı, Incarceron... bir dünya olay var. 

    Ben Finn ve Claudia'yı çok sevdim. Kitap tanrısal bakış açısıyla yazılmış. Bir bölümde içeride Finn'in yaşadıkları anlatılıyor bir bölümde dışarıda Claudia tarafında neler olduğu anlatılıyor. Jared'i de çok sevdim. Kiero'yu sevmiyorum. Ayh gıcık etti çocuk beni yemin ederim. Hiç sevmedim. Onun dışında hoşlanmadığım başkaları da var ama şimdi onları anlatırsam spoilder falan olur. Boşverin. Sonuçta kitap çok güzeldi. 

   Kitabı sevmemde ki en temel unsur muhteşem kurgusu ve bu kurguyu ele alırken karakterleri gerçekçi olarak yazmış olması. Hani beni alsalar, oraya atsalar ben de farklı davranmazdım. Karakterler aşırı cesur değiller. Bencillikleri var ama insani taraflarını ortaya çıkartıp, bencillikleri bastırmaya çalışıyorlar. Ne kadar kurgu olsa da bizdenler. 

    Ya onu bunu bırakın da, kitap çok güzeldi ya. En başta Finn'nin ne olduğunu çok çabuk açığa çıkardı, herhalde tüm kitap böyle tahmin edilebilir olacak diye düşünmüştüm ama yazar o lafımı tamamen ağzıma geri tıktı. Kitap öyle bir anda açılmadı, her şey bir anda olup bitmedi. Tüm olaylar zekice kurgulanmıştı ve kitabın başında ki bir olayın sonunu nasıl etkilediğini yazar çok iyi yansıtmıştı. Kesinlikle kopukluk yoktu. 

    İçerisi ile dışarısı birbirine çok güzel bağlanmıştı. Kesinlikle muhteşem bir kaçış hikayesi. Karakterlerin her biri çok iyi, tam yerinde. Gerçekten çok severek okuduğum bir kitap oldu. Orijinal bir dünya arayanlara kesinlikle öneririm. Ayrıca içinde gerçekten çok güzel eleştiriler var. Ya bence her yönüyle muhteşemdi. 

   Şimdi gelelim bana. Tatlı Şeytan ve Tatlı Tehlike'ye ayrı ayrı yorumlar girecektim ama baktım Tatlı Şeytan'ı okuyalı çok oldu, Tatlı Tehlike'ye yorum girsem çok kısa olacak. Kitaplar zaten çerezlik. Dedim seri yorumu girerim ben buna. Son kitabı de okuyup seri için toplu bir yorum gireceğim bu yüzden. Normal de Hakan Günday'ın Az 'ına yorum girecektim ama hazır Incarceron sıcakken onunkini yazayım dedim. Bu arada Feshane'den kurtuluş savaşıyla ilgili bir çizgi roman aldım. Bitti o da dün. Çok hoşuma gitti. Onu da sıcağı sıcağına yazayım. Az'ı yine birazcık erteleyeceğim. Neyse işte bu kadar.  Size Incarceron'dan bir alıntıyla veda ediyorum bu sefer. 

"...yoksa mesele insanoğlunun içinde kötülüğün tohumlarını taşıması mı? Kendini için hazırlanmış mükemmel bir cennete konsa bile orayı kendi kıskançlıklarıyla ve arzularıyla giderek zehirleyecek olması mı? "

    


6 yorum:

  1. İncarceron'un ikinci kitabını da okumalısın..hikaye daha bitmedi yaşanacak çok şey var daha :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ya başlayacağım ona yarın, çok efsane yerde bitmişti. Ama ikinci kitabın sonu hakkında birkaç kötü yorum okudum hayal kırıklığına uğrayacağım diye biraz da korkuyorum açıkçası. :)

      Sil
  2. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  3. iyi kitap belli. bu sıcakta sıcağı sıcağına yazmaaaaa çok sıcaaaaak :)))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ya haha :D Son günlerde yağışlı ama :D
      Gerçekten baya iyi kitaptı. :)

      Sil

Bunlar da İlginizi Çekebilir

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...