19 Haziran 2014 Perşembe

"Buz Prenses-Camila Läckberg" Kitap Yorumu




Kitap Adı: Buz Prenses
Özgün Adı: The Ice Princess
Kitap Yazarı: Camillla Läckberg
Çevirmen: Elif Günay
Yayınevi: Doğan Kitap



Arka Kapak

         Yazar Erica Falck anne babasının ani ölümünden sonra, çocukluğunun geçtiği Fjällbacka kasabasına döner. Beklenmedik bir rastlantı sonucu, yıllardır görmediği çocukluk arkadaşı Alexin cansız bedenini bulur. Güzeller güzeli Alex buz gibi evinde, küvette yatmaktadır, bilekleri de kesiktir. 


          Erica, Alexin ailesinin isteğiyle onun hakkında bir anı yazısı hazırlamaya girişir. Ericanın yıllar boyunca uzak kaldığı dostu hakkındaki merakı giderek takıntıya dönüşürken, kasabanın dedektifi Patrik Hedström de davayla ilgili şüphelerinin izini sürmektedir. Yolları kesişen Erica ile Patrik karşı konulmaz biçimde birbirlerine doğru çekilirken, bir yandan da küçük kasabanın büyük sırrını çözmeye doğru adım adım ilerlerler. 


Benim Yorumum

     Erica anne ve babasının ani ölümün sonucu ailesinden kardeşi Anna ve kendisine kalan evleri için Fjällbacka kasabasına geri döner. 

     
     Evin ısıtma sisteminin kontrollerini yapan yaşlı adam yine kontrol yapmak için geldiğinde hiç karşılaşmadığı bir şey ile karşılaşacaktır... Ev buz tutmuştur. Küvet içerisinde güzeller güzeli Alex'in bilekleri kesik, cansız bedeni yatmaktadır.
   
     Erica bir yazardır. Fjällbacka kasabasına geri döndüğünde yokuştan aşağı koşturan yaşlı adamı görür. Adam karmakarışık şeyler söylemektedir. Ancak Erica'nın anladığı şey sadece "Ölmüş" olacaktır...

   
     Alex'in ölümü üzerine Erica Alex hakkın da kitap yazmaya karar verir. Kitap yazarken Alex'in ölümünü araştıran çocukluk arkadaşı polis Patrik ile birlikte çalışırlar ve Alex'in kurban gittiği cinayet ortaya çıkarken Patrik ve Erica muhteşem bir aşkın içine sürüklenirler.
     
     Geçekten akıcı ve heyecanını sonuna kadar yitirmeyen bir polisiye romanı. Umarım okumakta kararsız kalanların, yeni kitap arayışı içerisinde olanların veya aklında hiç polisiye romanı olmayanların aklıllarında bu kitabı okumalıyım düşüncesi kalmıştır. Gerçekten güzel bir kitap her ne kadar bazı yerlerde Anna ve kocasına uyuz olsam da , Erica'nın saçını başını yolmak istesem de veya iyi ki ölmüş bu kız boşverin bulunmasın katili iyi yapmış sevap işte sevap desem de okunması gereken bir polisiye romanı olduğunu düşünüyorum :DD

     
AĞIR SPOİLDER İÇERİR. HEYECANIN KAÇMASINI İSTEMİYORSANIZ OKUMANIZI KESİNLİKLE ÖNERMİYORUM!! BENDEN GÜNAH GİTTİ :DDD
    
     Alex aslında hiç de dışarıdan görüldüğü gibi hanımhanımcık namuslu falan filan değil. Gül gibi kocası var hala gözü dışarıda. Adam zengin evlenmişin adam gibi yaşa git işte. Yok ama illa git başkasına aşık ol gül gibi adamı üz!! Ağır Henrikciyim. Kitaptaki sönük karakterlerden ama nedense aşırı ısındım adama. 
     
     Her neyse bu konuya tekrar dönerim. Çünkü yazdıkça yazarım adamı överim kitaptan tamamen bağımsız bir konuya kapı açarız :DSDDAFA
    
      Alex bu adamı aldatmış gitmiş uyuz şarapçının biriyle birlikte olmuş bu adamdan da 3 aylık hamile. Adamın adı da Anders :DD Bunun bir annesi var kadın devamlı temizlik falan yapıyor çok acı falan çekmişler kitabın en başlarında ben de acıdım kadına hala da acıyorum :DD
   
     Ancak  Alex ve Anders'in aşırı ilginç bir ortak noktaları var ikiside aynı kişi tarafından tecavüze uğratılıyor.
  
     Nelly Lorentz'in oğlu olan vekil öğretmenlerden biri Nils Lorentz tarafından 10 yaşında tecavüze uğrayan Alex'in bir kızı oluyor.  Adı Julia. Ancak ailesi Juliayı sanki kendi kızları, Alex'in kız kardeşiymiş gibi gösteriyor. Aslında Anders'ede tecavüz eden Nils. İşte ikisininin ortak noktası ve Alex'in ölümündeki düğümlerin çözülmesi bundan sonrası. 
   
      Vera (Anders'in annesi ) ve Karl-Erik (Alex'in babası) bunu yıllarca saklar ancak Alex bunu saklamaktan yorulmuştur ve açıklamak ister. İşte Alex'in öldürülme sebebi budur. 


     Spoilder sonu


      Katil öldürmekte haklı mı değil galiba bilmiyorum aslında haklı da olabilir. Ama yine de ne biliyim bide itiraf ederken böyle bir soğuk kanlılıkla falan anlattı o yüzden dedim "Acaba bu canı sıkıldığı için mi öldürdü?" ama Alex'i sevmediğim için iyi ki öldürmüş diyorum.

  
    Tabi bunca olay şıp diye ortaya çıkmıyor. İşin içinde Patrik ve Erica'da var. Onların araştırmaları sayesinde her şey ortaya çıkıyor. Erica ve Patrik'in paylaştığı anları gayet güzel bir şekilde işlemiş yazar. 
    
     Ancak kitabın her yeri bu kadar heyecanlı değil. Tabii ki kitap başından sonuna kadar katil kim diye bir merak uyandırıyor ancak bazen araştırmalar o kadar yavaş ilerliyor ki insan sıkılmadan edemiyor. Hele bir de o sapık pis koca göbekli baş komiser Mellberg can sıkmıyor değil. Patrik ve Mellberg'in konuşmaları açıkçası fazla sıkıcı geçiyordu. Hele o karakoldaki Patrik'in araştırmaları sırasında gerçekten çok sıkıldım. 
    
     Ancak kitabın tamamını ele aldığımızda Läckberg'in muhteşem bir polisiye romanı çıkardığını görebiliriz.


Ufak bir ön okuma istiyorsan BURADAN ulaşabilirsin :DD





4 yorum:

  1. ben bunu çok sevmiştiiim. kuzey polisiyesi çok sefiyom. yazdım bissürü var bilokumdaa :) bi deee "yemin" ve "soğuk öpücük" okudun muu. bende de var bissürü dekis :) yiaaaa :) hoşgeldin bi deeeee :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tşekkür ederim :)) Hayır okumadım ama tavsiyen üzerine kurgusuna bakacağım :Dd

      Sil
  2. gerçekten başarılı bir polisiye kitap. ama ben de Alex karakterini sevmediğim için öldürülmüş olmasına çok üzülmedim. :D

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kitabı bende çok başarılı buluyorum. :) Alex konusunda aynı düşünüyoruz denesene :)

      Sil

Bunlar da İlginizi Çekebilir

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...